Temizlik
Hayatımın 33. bininci kilometresinde yaşantımı bakıma almaya başladım. Bence bu bakım için ne geç oldu, ne de erken, tam zamanıydı. İlk önce kendimi tanımakla başladım işe, sınırlarımı öğrendim, eksiklerimi, artılarımı öğrendim verebileceklerimi ve alabileceklerimi bununla sınırlı tutmaya başladım. Sonra çevremi tanımaya çalışmakla devam ettim bakıma. Benim için güvenimi kırana kadar herkes güvenilirdir, kırınca da ikinci, üçüncü, dördüncü belki de kaçıncı şansı verip yine güvendim. Bakımımda güveni yok etmedim fakat kimin güvenilir olduğunu daha iyi anlamaya başladım herkesin benimle aynı niyetleri taşımadığını görmeye başladım. Ve çoklu şansları ortadan kaldırmaya başladım. Bu konuda desteğe ihtiyacım olduğunu anladım çünkü bakımın ilk evresinde kendimi tanıyarak fesat bir bakış açısına asla sahip olamayacağımı neyi yapıp neyi yapamayacağımı anladığım için başkalarından bu konuda yardım istemeye başladım. Başkalarını dinleyerek benim göremediğim “gerçek yüz”leri anlamaya başladım. Üçüncü evrede yardım istemeye başladım. Hayatı boyunca her sorunu -maddi manevi- çözen ben başkalarından yardım isteyebileceğimi ve hayatın karşılıklı yardımlaşma ile daha güzel olduğunu öğrendim. Sıkıntılı dönemlerimde, verebileceklerimin az olduğu durumlarda eve kapanmaktan dost-arkadaş-aile desteğinden kendimi çekmemem gerektiğini verdiğim gibi almam gerektiğini de öğrendim. Arkadaş sohbetlerine kendimi açık tutmaya başladım. Bu adımları takip ederek güvenilir olduğunu bildiğim insanları hayatıma almaya başladım. Ama beni sadece ihtiyacı olduğunda hayatına dahil eden insanlar için de gözyaşı dökmemeyi öğrendim. Hayatın paylaşıldıkça ne kadar güzelleştiğini gördüm. Dost sohbetlerinde tek başıma çıktığım gezintilerde ne kadar “ilham” dolduğumu ve daha küçük yaşlarımda bu ilhamı nasıl sanata çevirdiğimi hatırladım ve bu yola yeniden girdim. Hayattaki yaşanılacak her duygunun her paylaşımın bir insana mal edilmesinin ne kadar yanlış olduğunu anladım. İkili aşk ilişkilerinde söz konusu kişiyi hayatın merkezi yapıp beklentileri o kişiye yüklemenin ve her ihtiyacı onunla karşılamanın mümkün olmadığını anladım. Hayatımdaki herkesin farklı bir rolü olduğunu herkese farklı şeyler verebileceğimi ve farklı paylaşımlarda bulunabileceğimi anladım. Aşık olduğum kişiye böyle bir yük yüklemekle ne kadar haksızlık ettiğimi anladım. Aile-dost-arkadaş ve iş ortamının her boyutunda mutlu ve huzurlu yaşayan ve herkesle farklı paylaşımları olan kişinin ikili ilişkilerinde çok daha verimli, güvenli olduğunu anladım. Bu şekilde ilerlediğimde ise biten aşkların beni öldüremeyeceğini daha güçlü kılacağını daha iyi kavradım. Beynimi, ruhumu ve sosyalliğimi daha sağlıklı hale getirdiğimde daha mutlu olacağımı anladım. Asla samimiyetsiz olmadım ama kötü hissettiğim zamanlarda başkalarını kırmamak için kendimi zorladım. Artık onu da bıraktım. İnsan çevresindekileri kırmadan da sıkıntısını yaşayabilir ve yansıtabilir, bunu öğrendim. Aksine bir şey yokmuş gibi davrandığımda saçma sapan patlamalar ile kendime ve çevreye daha çok zarar vereceğimi anladım. Eskiden beyaz yalanlar söylerdim. Kırmamak için, kötü görünmemek için ve sıkıntı yaşamamak için… Onu da bıraktım. Yalanın rengi olmaz. Yalan kendimize ve karşımızdakilere olan güvenimizi alt-üst eder. Yalan söylemem gerekiyorsa susmayı tercih etmeyi öğrendim. Bir daha asla yalan söylemeyeceğim! Adaptasyon yeteneğimle hep övündüm, hala yerilecek bir özellik olmadığını düşünüyorum ama fazla-adaptif olmayı da bırakmaya karar verdim. Sırf çatışma yaşamamak, ortamı germemek, huzursuzluk yaratmamak için çoğu düşüncemi kendime sakladım. Anladım ki bu bana da dünyaya da büyük bir haksızlık. Düşüncelerimi ifade etmek istemeyeceğim ortamlarda zaten bulunmuyorum. Bulunmamaya devam edeceğim. Kızdığım insanların -eğer haklıysam- gönlünü almaya çalışmaktan, herkes tarafından sevilmek istenmekten vazgeçtim. Eğer birisini herkes seviyorsa o insanda bir sıkıntı vardır. Küçükken hep haklı olduğumu düşünürdüm şimdi susmayı dinlemeyi muhakeme edip gerçekten haklı olup olmadığımı yine destek ile birlikte çözebilmeyi öğrendim. Haklı olduğum konularda insanlara tepki ve mesafe koymak gönlümü biraz ezse de ve huzursuz her ortam beni üzse de sadece huzursuzluğun stresini yaşamamak için geri adım atmamayı öğrendim. Stresle başa çıkmayı ancak bu şekilde öğrenebileceğimi farkettim. 2016… Uğurlu sayım ve çok verimli bir yıl geçiriyorum. Bakış açımı dünyamı öyle geliştiriyorum ve öyle mutluyum ki bundan ötürü yolun henüz %3’ü tamamlanmış olsa dahi bu yola girdim. Ve kendimi tebrik ediyorum. Çünkü kendimi takdir etmeyi de öğrendim. “Ne var ki” derdim, benim ne özelliğim var, herkes yapabilir benim yaptıklarımı… Hayır değil! Kendimi takdirimi, güvenimi hak ediyorum ve kendime değer vermeyi öğreniyorum. Bakalım temizlik aşamasının devamında neler yaşayacağım daha… Sevgiyle…
Facebook Yorumları
Yorumlar (0)
Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!