Bilgi
Bilgi insanı yorar. Düşünmesi gereken, analize tutması gereken faktörlerin sayısı arttıkça beyin yorgunluğu da artar. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın misali insanın bilmediği de ona zarar veremez gibi bir mantık bu yorgunluğu önleyebilir… gibi gözükür.
Bana inanın, karanlıkta kalmak insanı çok daha fazla yorar.
Düşünme, gitsin.
Yok öyle bir dünya… İnsanoğlu düşünmek, kafa yormak ve gerçeğe ulaşmak için dünyaya gelmediyse ne için gelmiş olabilir ki?
Hayatımızdaki deneyimlerin işimize gelen derslerini alıp işimize gelmeyenleri öğrenmemek veya bilmek istememek ve hatta talep etmemek düşebileceğimiz en büyük hatalardan biridir.
Bir paylaşım varsa ortada bu paylaşım içerisinde bilgi alışverişi de şarttır. Bu bilgiyi talep etmek de hakkımızdır.
Yok efendim ben kötü olmayayım, sıkıntıya düşmeyeyim, beyin hücrelerim fazla miktarda sinaps yapmasın… Öyle de bir şey yok!
Aynı şekilde karşımızdaki insana sınırlı miktarda bilgi aktarmak da yanlıştır. Aktarınca artan soru işaretleri bizi yorabilir evet, karşıdan daha çok talep gelebilir, evet. Bir de şöyle bakmak lazım duruma; o insanı hayatımıza almaya değer bulduysak onu bilgilendirmeye de layık görmeliyiz.
Değer vermek “sen değerlisin” demek ile olmuyor.
Değer vermenin bir şekli de o insanı “dehşet verici hayal gücüyle” baş başa bırakmamakla, talep edemeyeceklerini de ona sunmakla hayat bulabilir.
Bilgi insanı yorar. Bilmemek çok daha fazla yorucudur. Bilgi eksikliği insanın bedenini, ruhunu ve beynini yorar. Üstelik seçim hakkını da ortadan kaldırır. Karanlıkta bırakarak kendi seçimini yapmasına engel olduğumuz kişinin haklarını ihlal etmiş, değer vermemiş ve saygı göstermemiş oluruz.
Bilgiye ulaşmak için çırpının! Aynı zamanda da karşınızdakinden bilgiyi eksik etmeyin, bırakın kendi karar versin!
Karanlıkta ne bir tohum ağaca evrilebilir, ne de bir kıvılcım sevgiye dönebilir.
Facebook Yorumları
Yorumlar (0)
Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!