Evrim
İnsan yavrusu dünyaya geldikten sonra olgunlaşmasını ve gelişimini en geç tamamlayan canlı türüdür. Bu süreç içerisinde acizlik seviyesi en yüksek olan bu aşamayı geçmek için ise başkalarına muhtaç olan canlıdır. Yetişkinleşen insan bir bakıma “nitelikli” hale gelir. Kaliteli yaşamak için acizliği devam etse de tek başına hayatta kalma yetisini kazanır. Nitelikli; bir şeyi yapabilme niteliğini ve ustalığını kazanmış olan, kalifiye anlamına gelir. Gerçekte öyle olmuyor ama… sizce de öyle değil mi? Yetişkinler olarak nitelikli birer çocuk haline gelmiyoruz. Kaybettiklerimiz kazandığımızdan çok daha fazla. Bunun suçlusu kim? Evrimin organikliğinin içine eden insan türü elbette… Insan hayatının evriminin bugün geldiği noktada çok zavallıyız. Zaten çocukken sahip olduğumuz mutluluk, huzur, neşe ve merakı elde edebilmek sürekli çalışıp kaybettiğimiz özelliklere ulaşmaya çalışıyoruz. Oysa yarattığımız bu çarpık düzende otuzlu yaşlara gelene kadar bizi çocuk yapan her şeyi yitirip yeni baştan arayışa giriyoruz. Onlar bizde vardı. Biz mutluyduk, neşeliydik. Müzik çaldığında çıldırasıya eğlenmek için alkole ihtiyacımız yoktu. İçimizden gelenleri söyleyip yaşamak için terapiye ihtiyacımız yoktu. Dünyayı güzel hale getirmek için öldürmemize gerek yoktu. Bizi bu hale getiren öngörü ve içgörü yoksunluğumuz oldu. Kaybettiklerimizin de “kazanç” olduğuna toplu halde inandık. İnandığımız için de gerçek yaptık.
Facebook Yorumları
Yorumlar (0)
Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!