Yazılar

İnsan yetiştirmek- Benim Ailem

Eğitim ailede başlar derler ya, çok doğrudur. Çocuklarımız bizler hiç farkında olmadan o kadar davranış, inanış, tavır, hayata yayılış biçimi alır ki bizden, dehşete düşürür bu insanı… Genelde insanlar çocukları onlardan öğrensin ister, kendilerine benzemelerinden gurur duyarlar. Madalyonun iki yüzü vardır, sadece iyileri çekmez. O yüzden ebeveyn olmak çok zordur ve önemlidir. Her an mikroskop altındadır kişi ve o inceleme hayati sonuçlara yol açar… Doğuştan, çevresel ve ailesel özellikler vardır. Bence ırkçılık aileseldir, ahlak ve veya etik kurallarına bağlılık derecesi aileseldir, bağımsızlık hissi veya bağımlı kişilik bozukluğu aileseldir, güven duyma ilişkileri ve çelişkileri aileseldir. Sevgi anlayışı aileseldir, hayvan sevgisi, insan sevgisi, canlıya duyulan saygı aileseldir. Aşırılıklar aileseldir, yetersizlikler de… Ebeveyn olmak zaten zordu bütün bunlardan sorumlu olmak varlığının her anına özen göstermek durumunda kalmak daha da zorlaştırıyor. Sadece fiziksel ve maddi bir yük değil (anneler babalar yük denmiş istemez herhalde) aynı zamanda ciddi ruhsal, duygusal ve gelişimsel bir yolculuktur. Bu nedenle ebeveyn olmak eşsiz bir deneyimdir. Çocuğunun bütün bu özelliklerinin, kendimizdeki en iyiler ile donatılmış olmasını isterken kendimiz de gelişmek, büyümek öğrenmek ve döngüyü kırmak durumunda kalıyoruz. Zor iş ellağam… smile

Mesela ben herkesi olduğu gibi kabullenmeyi kardeşlerimden ve kardeşlerimle birlikte öğrendim. Çünkü aynı ailede doğmuştuk, aynı ailede büyümüştük ve buna rağmen fersahlarca uzaktık, farklıydık. Ve birbirimizi koşulsuzca, şiddetle seviyorduk. Kızsak da kavga da etsek, anlamakta güçlük de çeksek kabullenmek zorundaydık. Koşulsuzca sevmek durumundaydık çünkü birbirimize olan sevgimizin başka bir çeşidi yoktu. Ne olabilirdik, ne olamazdık, neyi yapabilirdik neyi yapmamalıydık birlikte öğrenmeye çalıştık ve birbirimizden çok şey öğrendik. Örneğin ablalarımdan biri, “gizli” hiçbir şey yapmaz. Hiçbir duygusu, düşüncesi gizli değildir. Neyse çat çat söyler, uyum sağlamak veya çatışma yaşamamak için gizli bırakmaz. Ben gizli duyguların zararını ondan öğrendim mesela… Ha değiştirebildim mi??? Belki bir gün. Mesela gizli ego; bu dışarıdan tamamen egosuz gibi görünen insan çeşidi içinde devasa bir yıkım gücü içerir. Gizli egosunu fark ederse kendini eğitebilir, farkında varmazsa açıkça egoist olan kişilerden çok daha büyük zararlar verir… Mesela gizli öfke… Bir kabustan farksız. Pasif agresiflik de denir ve ilişkilerin en güçlüsünü bile öldürür. Mesela gizli onaylanma ihtiyacı, dışarıdan kendinden emin görünen fakat mutlaka sevilmek isteyen onaylanmak isteyen kişi… Ablamda bu hele hiç yoktur, o neyse odur, herkes de istediğini olabilir, beğenmeyen de çekilebilir… Bu yüzden o kahramanlarımdan biridir.

Bir abimden cesareti öğrendim, sorgulamayı, koşulsuz kabul etmemeyi diğer abimden insan kırmamayı, sabırlı olmayı, rahat bırakabilmeyi…

Öğrendim dediysem… Kusurlu insan oluşumunun kendimce en kusurlu üyelerinden biri olan ben ne kadar iyi öğrenebildiyse…

Fakat bu ailede ben en çok kabulü öğrendim. Baktığımda renk görmem, din görmem, ırk görmem… Bunu öğrenilmiş olumlu bir özellik olarak söylemiyorum. Doğuştan ve bu ailenin içinde gelişen gözümün yapısı bu… Başka türlüsü de elimde değil. Ne benim ne de kardeşlerimin…

Uzun lafın kısası hayat zor, çocuk işi zor, kusursuzca yetiştirmek fikri zaten kusurlu bir düşünce ve imkansız… Peki ne yapabiliriz? En azından koşulsuz sevgiyi öğretebiliriz. Kendi aramızda olanın dışında- ben dışı, bizi dışı varlıklara karşı- sevgiyle hareket etmeyi öğrenebiliriz. Sadece ayrımcılık yapmayan bir insan olmak değil; bu özelliğin insan olmak ile eş değer olduğu algısıyla büyütmek… Bütün bu elzem ve eşsiz değerler için çaba sarf etmeden düşünmeden hatta farkına bile vardırmadan “olması gereken olduğu için” sahiplendirmek… En önemlisi budur bence.

Sosyal Ağlarda Paylaşın

Share on Tumblr

Facebook Yorumları


Yorumlar (0)

Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!

Yorum Yapın