Yazılar

Hesapsız İnsanlar

‘This is us’ izlerken çok önemli bir noktanın farkına vardım. Ergenliğe yeni girmiş bir kız çocuğu amcasına kendisini ne zaman bulabileceğini soruyordu;  “ben kimim, neyi sevmeliyim, ne istemeliyim beni ben yapan nedir ve bu beraberinde ne getirir” tarzında sorular. Amcanın verdiği cevap ise her yaşa hitap bir şaheser idi kanımca… Eğer hayatı otomatik pilota almamışsanız ve narsist değilseniz hepimiz hayatımızda bazen az bazen çok “kendimizi” aramaktayız. Kevin diyordu ki: “ Öğrendiğim bir şey varsa kim olduğumuzu bir anda öğrenmiyoruz. Uzun bir zaman sürecinde meydana geliyor. Hayatı yavaşça fakat bu parçaları toplayarak yaşıyoruz. Sonra gün geliyor kendimizi tamamlanmış hissedecek kadar parça toplamış oluyoruz”. Hep duyuyoruz ya kötü anılarınıza iyileri kadar sahip çıkın diye, çünkü onlar da bizi biz yapıyor. Hayatımızda topladığımız her parça pozitif ve negatif olarak kişiliğimiz ve ruhumuz olan bu legonun inşasında rol oynuyor. Her parça için minnet duymalıyız çünkü bizi biz yapıyor. Kendimizle barışık olmak, kendimizi sevmenin de bir yolu budur. Kendimizi bulmak çocukken zor ise yetişkinken daha da zor hale geliyor. Çünkü normalin sınırlarında gezen çocuklar eğer dışlanmazlarsa farklılıkları ile özel olurlar ve ilgi çekerler, hatta çocuklukta ilgi çekmek için farklı olmaya çalışmak hele ergenlikte önemli bir geçiş ritüelidir ve o dönemler geçince, parçalar birikince, kişiliğin, bireyin taslağı son halini aldıkça ya çok ya da az farklı kalır. Yetişkinlikte farklı olmak ise yalnız olmak demektir; maalesef… Genelde çocukluktaki gibi alay edilme, dışlanma şeklinde değil de kişinin kendi seçtiği bir yol olarak görülür. Yetişkinler vakitlerine değer verir, kaliteli olmasını ister. Kendini anlamayacağını düşündüğü veya birlikte vakit geçirmenin kendisine pozitif bir katkı sağlamayacağı kişilerle vakit geçirmek istemezler… Yetişkinlerin merakı da körelmiştir, farklı insanlara çok da ilgi duymazlar zaten, en fazla eleştirirler… Yani küçükken farklı olmak, özel olmak ilgi çekmek demekti büyünce ise yalnızlık demek… Ama yetişkinken bu farklılığa rağmen ruhuna ilaç bir arkadaş bulmak… Mucizedir!!!!

Çocukluktan evrilirken farksızlaşmayı başaramamış yetişkinlere gelsin sözlerim… Bu insanlar hesapsız insanlardır. Hayatı satranç gibi oynamayan iyisiyle kötüsüyle 2-3 adım sonrasını düşünmeyen kişilerdir. Bu insanların hayata uyum sağlamaları çok zordur. Ya yalnızlıktır onları bekleyen ya da hesaplı birliktelik; ki bunu farkında vardıkları an ruhları ölür…  Keşke bizi bir adaya kapatsalar da herkes rahat etse…

Birlikte yaşamak için yürek gerekir, içten yaşamak için … gerekir… Ya konuş hesabını yaptıklarının ya da hiç konuşma… Ya da başka bir deyişle…

Mevlana demiş ki;

Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.

Hoşgörülükte deniz gibi ol.

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

Sosyal Ağlarda Paylaşın

Share on Tumblr

Facebook Yorumları


Yorumlar (0)

Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!

Yorum Yapın