Çok Yorum Alan Yazılar

Matriksin şifresi

 Dünya’nın son kullanım tarihi sanki, yaklaştı… Bu zamana kadar geldiğim yola bakıyorum; hayatım çok farklı olacak sanıyordum ben, ben farklı bir insan olurum sanıyordum… Ne hayatım ne de ben beklediğim gibi çıkmadı… Umduğumdan çok daha farklı noktalara gelmiş hissediyorum kendimi. Hep kurallara uygun yaşayıp varoluş sorgulamasını bastırmaya çalıştım.



Felsefe...

 "Cogito ergo sum" “Düşünüyorum, öyleyse varım.” Rene’ Descartes’in ünlü sözü, felsefi yorumu; “Duyularımız bazen bizi aldattığına göre, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını farzetmeliyim.

Burada sobanın karşısında oturduğumu nasıl bilebilirim. Bundan emin olamam. Rüya ya da hayal görüyor olabilirim. Ya da muzip bir şeytan benimle oyun oynuyor olabilir. Kuşku duymayacağım tek şey, bir şey düşünüyor olmam. Rüya gördüğümü, benimle alay edildiğini ya da bir bedenim olmadığını düşünsem bile bu böyle. İşte buldum! Düşünüyorum, öyleyse varım!”


2020/1

Bomba gibi patladı 2020 ve biz insanlık çok şaşkınız, neden? Bombayı hazırlayıp saatini kurduğun vakit elbet patlamayacak mı? Üstelik biz insanlar o bombanın patlamasını hızlandırmak için elimizden geleni yapmıyor muyuz yüzyıllardır??? Fakat fark etmiyoruz biz çünkü demiştim ya kolektif hafızamız çok zayıf, hafızamızın zayıf olduğu kadar da ironik bir biçimde inanç kapasitemiz aslında çok düşük. Bunca din v.s… Nasıl olur? Bal gibi olur. Bir takım kuralları kabul edip uygulamaya çalışmak değildir inanç. İnsanoğlu mucizeye inanamaz, inanması için görmesi gerekir. Hz Musa’nın denizi ikiye ayırdığına şahit olması gerekir. Günümüzde o bile olsa inanmayız. Hele ki kendi felaketimizi kendimizin getirdiğine –daha da kötüsü nefes alan canlı gezegenimizin de sonunu getirdiğimize- inanmamız çok zor. Çünkü tedricen oldu; yıllardır. Çevreciler bas bas bağırırken cehalet yine yıkmaya devam etti. Bizim gerçeği anlayabilmemiz için bir virüs gibi aniden gelip, agresif ve fazla miktarlı kayıplarla kasıp kavurması gerekir felaketin… Yine de anlar mıyız ben ikna olmuş değilim…

Gündemimizin en tepesindeki virüs insan ayrımı yapmıyor, ulaşabildiği herkese ulaşmaya çalışıyor. Biz maalesef hala yapıyoruz. Cahiller cahilce, cehaletten sıyrılmış olanlar da cahillerin zekasıyla alay ederek zulme devam ediyor. İnsanoğlunun zalimliği asla iflah olmaz. İnsanoğlunun zalimliğini, kibrini ve yıkıcılığını hiçbir dış etken durduramaz. Ancak kendisi kendi sonunu getirebilir.

Zalimiz; en hafifinden birbirimizi iğnelemekten ya da biraz farklı görünene karşı küçük gruplar oluşturup dedikodu yapmaktan kendimizi alamıyoruz.

Zulüm spektrumumun ortasında alaycılığımız var. Cehaletimiz ile yanlış anladıklarımızla bile kendimizden zayıflara eziyet etme zevkimiz var. ( bakınız covid-19, en büyük zararı görme ihtimalleri yüksek olduğu için evden çıkmaması istenen yaşlılarımızın virüs kaynağı olduğu düşünüldü, bu eksik zeka yetmedi, eziyet edildi..)

Zulmümüzün en kallavi boyutları ise benim küçük aklıma sığmaz. İnsan tarihi benim algılayamadığım zülüm hikayeleri ile dolup taşıyor, hala da devam ediyor.