özlü söz-16
Family isnt about blood
its about love;
Blood laced with love.
Konu yaşamak istememek değil… Tersine aslında… Konu bu dünyada bu düzende bu sistemde yaşamak istememek… Böyle bir halde hiçbir yerde olmamak güzel bir konum olmalı. Birçok din, felsefe ve/veya hayat görüşünün ulaşmak istediği noktanın özeti bu belki de. Hiçbir yerde hem hiçlik var hem de kaynakla birlik. Hem tamamen kendinlesin hem de tamamen boşlukta. Hiçbir ihtiyacın yok, hiçbir filtren yok, hiçbir arzuya bağımlı değilsin. Yaşamın anlamsızlığı değil anlamı hiçlikte bence. Hele o hiçliğe arada ziyaret edip geri gelebilenler anlamlı gibi görünen yaşam karmaşasına belki daha kolay katlanabilirler. Belki astral seyahat, belki meditasyon, belki de dua ile…
Arada bir kaçıp bu hiçlikte tatil yapabilmenin peşindeyim.
Yoksa beni kim inandırabilir gitgide yükselen binaların-avmlerin-plastiğin gerekliliğine?? Kuralsız- düzensiz toplumlar kuramayışımızın sebebinin DNA’mıza işlenmiş medeniyetsizliğimiz olduğunu bilerek insanoğlunun kibrine nasıl katlanabilirim?
Muhteşem bir “sihir” olarak gördüğüm bilimin sadece ve sadece var olan her canlıya eziyet ve cinayet amacında olduğunu nasıl görmeyebilirim?
Var olmamın “iyi” bir şey olduğunu, yaşayarak insanlık olarak iyi bir şey yaptığımızı ruhen ve zihnen kim kanıtlayabilir…
Belki de “hiçbir yerde” bu soruların cevabı vardır. Bir gün hepimizin olacağı yerde.
"Cogito ergo sum" “Düşünüyorum, öyleyse varım.” Rene’ Descartes’in ünlü sözü, felsefi yorumu; “Duyularımız bazen bizi aldattığına göre, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını farzetmeliyim.
Burada sobanın karşısında oturduğumu nasıl bilebilirim. Bundan emin olamam. Rüya ya da hayal görüyor olabilirim. Ya da muzip bir şeytan benimle oyun oynuyor olabilir. Kuşku duymayacağım tek şey, bir şey düşünüyor olmam. Rüya gördüğümü, benimle alay edildiğini ya da bir bedenim olmadığını düşünsem bile bu böyle. İşte buldum! Düşünüyorum, öyleyse varım!”
Tarif
tarif