Popüler Yazılar


Ben'den Sen'e geçmek

Benden Sen’e geçmek

İnsanoğlu’na birey bazında baktığımızda tüm işlevleri bir şekilde “ben”i korumaya yöneliktir. Aile, arkadaşlar veya yakın çevre hep ikinci planda devreye girer. Kendini sağlama aldıktan sonra diğerleri gelir. Bu kuralın tek istisnası anadır, annedir. Bu nedenle bana kalırsa çocuk sahibi olmayan bir kadının gebeliği fiziksel koşullar açısından rahat, duygu-durum açısından heyecanlı, çevresel ailesel ve kültürel olarak el üstünde tutulduğu bir süreç olsa da bilinçaltında sancılı bir süreçtir.  Kendisi farkında olmasa da bile bilinçaltında bir yerde fiziksel doğum gerçekleşmeden ruhsal bir doğum süreci geçirmektedir. Ben’in içinden sen’i daha hiç görmeden tanımadan bilmeden çıkarmaya çalışmaktadır. O güne kadar herkes gibi ilk önce kendini korumaya programlı olan benliği can çekişmektedir. Bir canlı gelecek ve sen tüm insanlıktan farklı duruma geleceksin, sen hep ikinci sırada olacaksın kendin için. Dışarıdan bakarken ilk önce kendi maskeni takıyormuş gibi görünsen de durum gerçekte öyle olmayacak. Belki bu yüzden yapmaması gerekenleri yapmamak daha bir zor geliyordur o dönemde. Eskiye programlı benlik kendini korumaya çalışmaya devam ederken yeni oluşan benlik artık benim için iyi olanları yapacaksın diye kişiyi kendine doğru çekmektedir.

Bazen şaşırırım toplumda çok büyük bir kesimin üzerinde çok da derin düşünmeden anne olma isteğine? Bu kadar doğal görünen olgu insan doğasını tamamen mutasyona uğratan bir süreç aslında… Mutasyon ne zaman tamamlanır? Doğumda mı, gebelik sonlarında mı? Kimbilir… Bilemediklerimizin arasında ekleniversin bu da…


Olgunlaşma ibareleri

"Ben seni kırmam" dedi. Varımı yoğunu önüne serdiğim insanlar bu sözü bana veremedi. Daha eli elime değmeden bana ben seni kırmam dedi. Tatlı-acı bir hüzün ve ardından gözyaşları geldi... Ne kadar basit bir cümle gibi görünüyor ve söylenmese de bana hissettirilen bir cümleydi mutlaka ama yine de dünyalar benim oldu.


Evlilik aşkı öldürüyor mu?

Evlilik neden bu kadar zor? İkili ilişkilerin zorluğuna eklenen rahatlık hissi ve kaybetme korkusunun olmaması durumu iyice karışık hale getiriyor. Kadınlar ve erkeklerin birbirinden bilimsel olarak kanıtlanan farklılıkları da cabası… Bana kalırsa bu farklılıkları yanlış kullanıyoruz, bir arada çok güçlü olabilecekken bir arada birbirimizi zayıflatmaya çalışıyoruz… 
Biraz hormonal boyutunu anlamaya çalışalım işin; Östrojen: yani kadınlarda ağırlıklı olarak bulunan hormonun bundan 100 yıl önce duygu-durum ile ve psikiatrik hastalıklarla ilişkisi araştırılmaya başlanmış. Bir ay boyunca yüksek dalgalanmalar gösteren hormon kadınlarda da değişken duygu durumlarına neden olabiliyor. Fazlalığı mutluluk verirken, mutluluk hormonlarını salgılattırıp stres hormonlarını azaltırken dalgalanmaları ciddi değişimlere neden olabiliyor. Beynin duygusal değerlendirme yapan bölümü çeşitli dönemlerde aşırı şekilde uyarılır. Değişken davranışlar, duygu kodlaması ve yüz ifadelerinin tekrarlayıcı tanınması gibi işlevler görür beyinde. Östrojen duygusal uyarılmayı etkileyebilir ve duygusal durumların yoğunluğunu aşırı miktarda arttırılabilir. Yine bu hormondaki dalgalanmalar düşünmeden karar vermeye neden olabiliyor… düşünme ve algı yetilerini dönem dönem etkileyebiliyor… ve bu nedenle her ayın her gününde sırf bu hormon ve onlarcası daha birleşip kadının duygu durumunu, öz güvenini ve başkaları ile iletişimini değişkenleştirebiliyor... Östrojen ve beyin üzerindeki etkileri henüz karanlıkta olan bir konu ve çok fazla bilinmeyen ile karşı karşıyayız. Fakat bilinenler bile durumun ne kadar karışık!!! ve imkansız olduğunu göstermektedir. Ne mi imkansız?? Farklı çalışan bir beyni anlamaya çalışmak…

Kendi kaybeder

Minik ilham kuşum. Seni çok seviyorum. Seni ortaya çıkaran herkesi ve her şeyi de… Getirileri ve götürüleri, gülücükleri ve gözyaşlarıyla… Sen bana geldin ya güzel ilham kuşum. Seni bana getiren güzel insanların ara ara çirkinlikleri feda olsun sana… 
Bilmediğim şeyler hep korkutmuştur beni. Öyle ya insan her zaman kontrolü elde tutmak karşısına çıkacaklara karşı hazırlıklı olmak istiyor.